11 Ekim 2014 Cumartesi

Minyatür Sanatında Hayvan Figürleri 2

Çılgın Bir Deveden Kaçan Adam
Falname
Kaynak: Marmara Üniversitesi E Dergi
Minyatür Sanatında Hayvan Figürleri 1 başlığı ile hazırladığımız bir önceki makalemize kaldığımız yerden devam edeceğiz. Yazma eserlerde tamamlayıcı ve anlam güçlendirici unsurlar olarak kullanılan hayvan figürlerinden ejderha, simurg, kuşlar, horoz ve geyik ile ilgili ana hatlarıyla bilgiler verdiğimiz bu yazıya yukarıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.
Bu yazıda minyatür sanatı açısından yine çeşitli anlamlar atfedilen ve bu şekilde tasvir edilen hayvanlardan söz edeceğiz. Bunu yaparken derinlemesine analizler yerine başlıklar halinde yüklenen anlamların neler olduğuna yönelik bilgiler vermeye çalışacağız.
Kilin; at biçimli gövdesi ve alnının ortasındaki tek boynuzu ile tasavvur edilen bu yaratığa Çince Chi Lin, eski Türkçede ise Kelen denilmektedir. Bütün hayvanların niteliklerinin tek bir hayvan üzerinde toplanması ile karakterize edilmiştir. Sivri boynuzundan hareketle bir gergedan olabileceğine dair yorumlar da mevcuttur. Uzun ömür, mutluluk, başarı, refah, şöhret gibi birçok olumlu ifadenin temsili olarak resmedilir.
Aslan; hayvanların mücadele sahnelerinde göğü temsil eder ve kazanan tarafı simgeler. Aydınlık-karanlık, iyi-kötü gibi kavramlar arasında iyi olan tarafın temsilcisi olarak resmedilir. Savaş, zafer, iyinin kötüye karşı galibiyeti, kudret ve kuvvetin simgesi olarak tezahür eder. Türk sanatında İslam öncesi ve sonrası aslan figüre yaklaşık olarak aynı izi takip eden bir konuma sahiptir. Topkapı Sarayı H.1703 numaralı Falname isimli eserin aslan figürlü minyatürü olarak sergilenmektedir.
Koç; İslam sonrası eserlerde olduğu gibi gücün, hâkimiyetin, kuvvet ve yiğitliğin sembolize edildiği bir figürdür. Kurban edilişi de bolluk ve berekete dair esintiler içerir. Ayrıca İslami eserlerde kurbanın ve ölümün ifadesi olarak da ele alındığı görülür. Hz. İbrahim’in Hz. İsmail’i kurban etmeye hazırlandığı sırada Allah’ın bir melek aracılığıyla gönderdiği koçu tasvir eden minyatür, Topkapı Sarayı Müzesinde Falname isimli eserde bulunmaktadır.
Kedi ile Türk topluluklarının ilişkisinin ilk olarak nereye dayandığı tam olarak tespit edilemeyecek kadar eskidir. Aslan, kaplan gibi aynı familyadan olan yırtıcılarla benzerlik kurularak, onlardaki gücü taşıdığı varsayılarak resmedildiği görülebilir. Ancak bununla birlikte küçük oluşu ve köpek gibi hayvanlara karşı güçsüz oluşu nedeniyle kurnazlık, hilekârlık, nankörlük figürü olarak da tasvir edilmiştir. Varka ve Gülşah adlı eserde altı minyatürde kedi görülür ve üzüntü, ayrılık, zalimlik, kötü şans, açgözlülük ve ihanet gibi kavramları ifade etmek üzere resmedilmiştir.
Maymun; İslamiyet’ten önceki ve sonraki dönemlerde çevikliği ve zekâsı ile tanınmış ve ön plana çıkmıştır. Maymun 12 hayvanlı Türk takviminde yıl sembolü olarak bilinir. İslamiyet sonrası eserlerden olan Tuhfetü’l Müneccimin ve Marifetname isimli eserlerde yer alan açıklamalara göre maymun yılında yankesicilik, hırsızlık, savaş, hastalık ve fitne çok olmaktadır. Kelile ve Dimne isimli eserde anlatılan maymun ve kaplumbağa hikâyesinde de maymunun çabuk kavrayışına dair bir kıssa bulunmaktadır.
Tavşan; yine Kelile ve Dimne isimli eserde kurnazlık ve iyi şans sembolü olarak anlatılmaktadır. Varka ve Gülşah minyatürlerinde birçok yerde şans olarak ifade edilse de 66. minyatürde ölümün ve saadetin kaybedilişinin timsali olarak resmedilmiştir. Yine benzer bir şekilde 16. minyatürde talihsizliğe, 57. minyatürde ise talihsizlikten talihli olma durumuna geçişi ifade eden bir figür olarak yer almaktadır.
Topkapı Sarayı Müzesinde H.1703 numaralı yazma eser olan Falname’de, çılgın bir deveden kaçan adam minyatüründe sığınacak yer arayan adam kendini bir kuyuya atar. Kuyudaki ejderha ağzını açmış adamı beklemekte, ayaklarını bastığı yerde ise dört yılan bulunmaktadır. Tutunduğu dalları ise iki fare kemirmektedir. Hikâyede kuyu, dertleri, afetleri, kısaca dünyayı temsil eder. Dört yılan insan bedenindeki safra, sevda ve balgamı, ejderha mukadder sonu, ömrü tüketen gece ve gündüzü fareler temsil etmektedir. Çılgın deve ise, adamı nefsine uymaya zorlayan şeytanı temsil eder.

Sonuç olarak minyatür sanatı sembolizm üzerine inşa edilmiş bir sanat dalıdır. Anlatılan konuyu güçlendirmek ve desteklemek üzere hayvan figürlerinin kullanılması bu sanatın sembolizm gücünün ifadesi olmaktadır. Bu figürlerin, gerçekçi bir tarz yerine her zaman remizlerinin kullanılarak ifade edilmesi bu gücün bir ifadesi olmaktadır. Google arama motorunda küçük bir arama yapıldığında minyatür sanatında hayvan figürleri ile ilgili örneklere kolaylıkla ulaşılabilmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder