6 Ekim 2014 Pazartesi

Minyatür Sanatında Hayvan Figürleri 1


Kelile ve Dimne
Beydeba
Kaynak: Marmara Üniversitesi E Dergi
Minyatür sanatında hayvan figürleri sıklıkla kullanılmış ve her birine kendine özgü anlamlar yüklenmiştir. Yazma eserlerde kullanılan bu figürler ile anlam güçlendirmesi sağlanmaya çalışılmış, kimi zaman da tamamlayıcı unsur olarak kullanılmıştır.

Genel olarak yazma eserlerde anlatılan konular minyatür sanatı ile desteklenmiş, böylelikle metni açıklayan ve anlaşılmasını kolaylaştıran bir işleve sahip olmuştur. Kullanılan figürler, yerleşimleri, aralarındaki etkileşim ve ilk bakışta görülenin ötesindeki anlamları da düşünülerek kullanılmış ve böylelikle oldukça derin anlamlar taşıması sağlanmıştır.

Konuları doğrudan hayvanlar ve hayvan hikâyeleri olan Kelile ve Dimne ile Cahiz’in Kitabü’l-Hayevan gibi eserler en güzel hayvan tasvirlerinin bulunduğu eserler olarak bilinir.

Hariri’nin el- Makamal’ı, Nizami’nin Hamse’si ve Sa’di’nin Gülistan isimli eserleri de aslında doğrudan hayvanları konu almasa da yine en güzel hayvan tasvirlerinin bulunduğu nadide eserlerdendir.

Efsanelerden kaynaklanan veya doğada bulunan hayvanların simgesel anlamları ile birlikte kullanılması sayesinde kitap süsleme sanatındaki anlatım zenginliği çok üst seviyelere taşınmıştır.

Marmara Üniversitesi E Dergi Sistemi referans alındığında minyatür sanatı açısından en çok kullanılan hayvan figürleri ve simgesel anlamları ise şöyle ifade edilebilir.

Ejderha; daha çok Çin ve Japon mitolojisinde kullanılır. Çin mitolojisinde akarsu ve yağmurların tanrısıdır ve gök gürültüsü onun eseridir. Ejderha’yı Araplar Tanin, Moğollar Moghur, İngiliz ve Fransızlar Dragon, Çinliler Lung, İranlılar Ejderha, Almanlar ise Drache olarak adlandırmaktadır. Türklerin erken dönemlerinde ejderha figürü bereket, güç ve kuvvet simgesi olarak kullanılmıştır.

Simurg; otuz kuş anlamına gelen (si= otuz ve murg= kuş) Farsça bir terimdir. Arapça Anka ve Türkçe Zümrüdüanka olarak adlandırılan kuş ile özdeş bir simgedir. İslam öncesi ve sonrası dönemlerde sıklıkla kullanılan bir yere sahiptir. Kaf Dağında oturan Simurg, tepede abanoz sandal ve öd ağacından yapılmış köşke benzer bir yuvaya sahiptir. Ferideddin-i Attar Mantıkü’t-Tayr adlı eserinde Vahdet-i Vücud ilkesini simurg üzerinden ifade etmektedir. Türk mitolojisinde Er Töştük Destanındaki karakuşun simurg ile benzerliği son derece dikkat çekicidir. Topkapı Sarayı Müzesinde yer alan Firdevsi’nin Şehname’sinde simurg’un dağdaki yuvasına Zal’i götürdüğü resmedilen bir minyatür bulunmaktadır.

Kuşlar; İslamiyet öncesi Türk sanatında çok ruhu temsil ederken İslamiyet sonrasında bazı değişikliklere uğramıştır. En önemli Türk Kültürü eserlerinden birisi olan Dede Korkut kitabında kuş ve kuş ile sembolize edilen pek çok şey bulunmaktadır. Deli Dumrul hikâyesinde ise Azrail’in güvercin ile sembolize edildiği görülür. Burada güvercin ölümü sembolize ederken kuğu birçok durumda bereket ve refahın, turnalar yardımseverliğin, turaçlar ise yaz aylarının simgesi olmuştur. Baykuş tasvirleri de Türk minyatür sanatı içinde sıkça karşımıza çıkan bir ögedir. Çoğu zaman uğursuzluğu sembolize ettiği düşünülür. Karga da minyatürlerde çoğu zaman olumsuz olarak anlamlandırılan kuşlardan birisidir. Bıldırcın ise çoğu kez aptallığı ifade eden bir sembol olarak karşımıza çıkar. Kutadgu Bilig’de ördek, kaz, keklik, bülbül ve geyik gibi hayvanların bahar ile özdeşleştirildiği bilinir.

Horoz; Türk sanatının en eski dönemlerinde ve sonraları da minyatür eserlerinde kendisine yer bulmuş hayvanlardan bir tanesidir. Ötüşünün sabahı işaret etmesi nedeniyle tan yerinin ağarması ve gecenin kötü ruhlarının kovulması bu şekilde anlatılmaktadır. Horozun asalet, sabır, nezaket ve cömertliği sembolize eden haline ise Varka ve Gülşah minyatürlerinde rastlanır. Ayrıca horozun cesaret, dürüstlük, savaşçılık, nezaket gibi vasıflarla ifade edildiği minyatür eserler de mevcuttur.

Geyik; çoğu zaman kavram çifti halinde kullanılmış ve hayvan çiftlerinden birisi olarak resmedilmiştir. Bunun en önemli örneklerinden birisi Topkapı Sarayı Müzesinde H.2169 numaralı eserdir. Bu eserde bir aslan geyiğe saldırmıştır ve onu yerken tasvir edilmiştir. Bu şekilde kavram çiftlerinden olumsuz olanı ifade edilmiş olmaktadır. Birçok hikâyede geyik, huzur, mutluluk, barış, sevgi ve sevgilinin ifade ediliş şekli olmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder