1 Eylül 2014 Pazartesi

Ana Hatlarıyla Minyatür Tekniği

Leyla ile Mecnun
Nizami Uyarlaması
Kaynak: wikipedia.com
Hikâye, şiir ve tarihin canlı tercümanı mahiyetindeki minyatür, sanatçının muhayyilesinin birçok resim kaidesinden uzaklaşarak da olsa kâğıda dökülmesi ve resmedilmesi ile vücut bulan eski bir sanat dalıdır. Gerçekten de şiirde şair, imgeler, hayaller ve duygular ile canlılık ve akıcılık sağlarken, minyatürde sanatkârın duygularından ve hayallerinden müstesna olarak varlıkları resmettiği elbette söylenemez.
Şair kimi zaman sayfalar dolusu duygu ve düşünceyi birkaç dizeye sığdırmış ve sınırlı sayıdaki cümleden sayfalar dolusu duyguya ulaşmıştır. Aynı şekilde var olan, yaşanan olayları muhayyilesindeki dünya ile birleştirerek resmeden bir sanatçının da fırçası ile bunu başarıyor olması aynı şekilde mümkündür.
Minyatür tekniği nerede diyecek olanlara biraz sabır dileyerek söze devam edelim. Yine bir şair ve bir minyatür sanatçısı örneği üzerinden hareketle, şairin evvel zaman içerisinde bir sarayı, sarayın göz kamaştıran ihtişamını, saray yaşayışına dair ipuçlarını, padişahı, onun kudretini, azametini, ülkeyi ve nihayetinde de bir dönemi anlatıyor olduğunu varsayalım. Bütün bunları layıkıyla anlatabileceği bir şiiri kabiliyetine göre birkaç sayfaya sığdırabileceği kelimeler ile yazabilecektir.
Oysa aynı dönemi minyatür sanatı ile anlatmaya çalışan sanatkârın elindeki fırça ile bir sayfaya sığdırması gereken desenler, ifadeler, saray, ihtişam, kudret, azamet gibi hem somut hem soyut pekçok ögeden müteşekkildir. Minyatür sanatındaki perspektif, ışık-gölge, anatomi gibi birçok detaydan vazgeçilmesi hususunu yadırgayan, eleştiren hatta küçük görenlerin ihmal ettiği husus işte tam olarak bu olmaktadır. Sanatkâr bu sayede elindeki fırça ile onca geniş bir duygu, düşünce, eylem, olay ve tarih bütününü bir tek sayfaya sığdırmakta ve bunu da en az bir önceki örnekte yer bulan şair kadar iyi yapabilmektedir.
Bu eserde de aynen şiirde olduğu gibi azametli ve kudretli bir padişah vardır, yine çiçekler, kuşlar, ağaçlar ve saray vardır. Tüm duygu ve düşünceler tek sayfalık kâğıda dökülmüş hatta kimi zaman çok daha iyi anlatılabilmiştir. Perspektif ve benzeri birçok klasik resim kaidesinden vazgeçilmek suretiyle tüm bu geniş çerçeve tek sayfalık bir esere sığdırılabilmektedir.
Minyatür tekniği açısından vermeye çalıştığımız bu örneğin, minyatürün perspektif, plan ve diğer teknikler açısından resimden ayrışan noktalarını vurgulamaya yönelik olduğu herhalde kolaylıkla anlaşılmaktadır. Bu noktada minyatürün şiirdeki mecazı temsil eden bir yerde konumlandığını da belirtmek gerekir. Ana resim kaidelerinden uzaklaşmakla şairin muhayyilesinde yer alan mecazları minyatürdeki çizimlerde ve bu çizimlerin birebir gerçekliklerinden sapmalar olarak görmek ve bulmak mümkündür. Bir örnekle izah etmek gerekirse, şair, sevgilisinin kaşlarını kaleme, gözlerini bademe ve dudaklarını kiraza benzeterek kelimelerini biçimlendirirken minyatürdeki şekil esnekliği sayesinde sanatkârın, sevgilisini dilediği şekilde detaylandırması ve mecaz olarak anlatması mümkün olabilmektedir.
Minyatür sanatı, çok geniş alanda eserler sunan ve o ölçüde geniş kesime hitap eden bir sanat dalıdır. Bu nedenle de derin bir inceleme araştırma gerektiren hususiyetler barındırmaktadır. Bir minyatür çoğu kez eski zamana, yani resmedildiği zaman dair, kılık, kıyafet, gelenek, görenek ve yaşayışa dair çok çeşitli detaylar sunar. Ve içerisinde öyle derin bir hayal gücü barındırır ki aynı resme her bakışta bir öncekinden farklı ve fazla unsurlar bulunabilir.

Minyatür tekniği asıl olarak incelik üzerine dizayn edilmiş bir sanat dalıdır. Saç ve sakal çizmek için nakkaş, fırçanın kılı en ince olanını seçer. Minyatürde asıl unsur ince çizgileri sabırla işleyerek bütünü elde etmek üzerine inşa edilmektedir. Saç ve sakaldaki incelikler, elbiselerin, desenlerin kıvrımlarındaki detaylar olmayan minyatür düşünülemez. Aksi durumdaki eserin minyatür olduğunu iddia etmek de zaten abesle iştigal olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder