Leyla ile Mecnun Nizami Uyarlaması Kaynak: wikipedia.com |
Hikâye, şiir ve tarihin canlı tercümanı
mahiyetindeki minyatür, sanatçının muhayyilesinin birçok resim kaidesinden
uzaklaşarak da olsa kâğıda dökülmesi ve resmedilmesi ile vücut bulan eski bir
sanat dalıdır. Gerçekten de şiirde şair, imgeler, hayaller ve duygular ile
canlılık ve akıcılık sağlarken, minyatürde sanatkârın duygularından ve hayallerinden
müstesna olarak varlıkları resmettiği elbette söylenemez.
Şair kimi zaman sayfalar dolusu duygu ve düşünceyi
birkaç dizeye sığdırmış ve sınırlı sayıdaki cümleden sayfalar dolusu duyguya
ulaşmıştır. Aynı şekilde var olan, yaşanan olayları muhayyilesindeki dünya ile
birleştirerek resmeden bir sanatçının da fırçası ile bunu başarıyor olması aynı
şekilde mümkündür.
Minyatür
tekniği nerede diyecek olanlara biraz sabır
dileyerek söze devam edelim. Yine bir şair ve bir minyatür sanatçısı örneği
üzerinden hareketle, şairin evvel zaman içerisinde bir sarayı, sarayın göz
kamaştıran ihtişamını, saray yaşayışına dair ipuçlarını, padişahı, onun
kudretini, azametini, ülkeyi ve nihayetinde de bir dönemi anlatıyor olduğunu
varsayalım. Bütün bunları layıkıyla anlatabileceği bir şiiri kabiliyetine göre
birkaç sayfaya sığdırabileceği kelimeler ile yazabilecektir.
Oysa aynı dönemi minyatür sanatı ile
anlatmaya çalışan sanatkârın elindeki fırça ile bir sayfaya sığdırması
gereken desenler, ifadeler, saray, ihtişam, kudret, azamet gibi hem somut hem soyut pekçok ögeden müteşekkildir. Minyatür sanatındaki perspektif,
ışık-gölge, anatomi gibi birçok detaydan vazgeçilmesi hususunu yadırgayan,
eleştiren hatta küçük görenlerin ihmal ettiği husus işte tam olarak bu
olmaktadır. Sanatkâr bu sayede elindeki fırça ile onca geniş bir duygu,
düşünce, eylem, olay ve tarih bütününü bir tek sayfaya sığdırmakta ve bunu da en
az bir önceki örnekte yer bulan şair kadar iyi yapabilmektedir.
Bu eserde de aynen şiirde olduğu gibi azametli ve
kudretli bir padişah vardır, yine çiçekler, kuşlar, ağaçlar ve saray vardır. Tüm
duygu ve düşünceler tek sayfalık kâğıda dökülmüş hatta kimi zaman
çok daha iyi anlatılabilmiştir. Perspektif ve benzeri birçok klasik resim
kaidesinden vazgeçilmek suretiyle tüm bu geniş çerçeve tek sayfalık bir esere
sığdırılabilmektedir.
Minyatür
tekniği açısından vermeye çalıştığımız bu
örneğin, minyatürün perspektif, plan ve diğer teknikler açısından resimden
ayrışan noktalarını vurgulamaya yönelik olduğu herhalde kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Bu noktada minyatürün şiirdeki mecazı temsil eden bir yerde konumlandığını da
belirtmek gerekir. Ana resim kaidelerinden uzaklaşmakla şairin muhayyilesinde
yer alan mecazları minyatürdeki çizimlerde ve bu çizimlerin birebir
gerçekliklerinden sapmalar olarak görmek ve bulmak mümkündür. Bir örnekle izah
etmek gerekirse, şair, sevgilisinin kaşlarını kaleme, gözlerini bademe ve
dudaklarını kiraza benzeterek kelimelerini biçimlendirirken minyatürdeki şekil
esnekliği sayesinde sanatkârın, sevgilisini dilediği şekilde detaylandırması ve
mecaz olarak anlatması mümkün olabilmektedir.
Minyatür
sanatı, çok geniş alanda eserler sunan ve o ölçüde geniş
kesime hitap eden bir sanat dalıdır. Bu nedenle de derin bir inceleme araştırma
gerektiren hususiyetler barındırmaktadır. Bir minyatür çoğu kez eski zamana,
yani resmedildiği zaman dair, kılık, kıyafet, gelenek, görenek ve yaşayışa dair
çok çeşitli detaylar sunar. Ve içerisinde öyle derin bir hayal gücü barındırır
ki aynı resme her bakışta bir öncekinden farklı ve fazla unsurlar bulunabilir.
Minyatür
tekniği asıl olarak incelik üzerine dizayn edilmiş
bir sanat dalıdır. Saç ve sakal çizmek için nakkaş, fırçanın kılı en ince
olanını seçer. Minyatürde asıl unsur ince çizgileri sabırla işleyerek bütünü
elde etmek üzerine inşa edilmektedir. Saç ve sakaldaki incelikler, elbiselerin,
desenlerin kıvrımlarındaki detaylar olmayan minyatür düşünülemez. Aksi
durumdaki eserin minyatür olduğunu iddia etmek de zaten abesle iştigal olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder